Şiirleştiren Derviş Baba
Kaygusuz tekkesin önünde durmuş
Bir Baba Erenler hırka yamarmışPer perişan halde oturmuş yere
Utanırmış böyle tekkeye gire
Günboyu ağzına şarap koymamış
O günü yaşıyor henüz saymamış
Ummuş ki her geçen bir akça atsa
Kesede bulunan bire beş katsa
Gün battıkta demine kavuşacak
Böylece bu günü ömre sayacak
Hırka yamarken zamandır akmış
Gelen geçen birkaç akça bırakmış
Derken bir gümbürtü kösler davullar
Askerler giyinmiş cedit urbalar
Atlılar yayalar süslü zabişler
Kavuklu paşalar bile geçmişler
Bektaşi babası iğne elinde
Gözleri önünden geçip gidende
Bir kendine bakmış bir de leşkere
Durumuna isyan etmiş aş'kere
Doğrulup sorunca "kim?" diye bunlar
"Hidiv Mehmet Ali'nindir bu kullar"
Demiş biri baba eller havada
Tanrıya seslenmiş kızgın havada
"Sana tanrı deyip inandık taptık
İsteğin üzere de kulluk yaptık"
"Hele bir bak şu ben fakir kölene
Ve bir de bak Mehmet Ali'ninkine"
"Utan ulan ulu tanrılığından
Mehmet Ali'nin de paşalığından"
"Ders al da kulunu kurtar zahmetten
Paşa kulu olmayı özlemekten"
Derviş Baba budur dervişlik hası
Bektaşice Rab'dan hesap sorması